Büyük Gaybettte, hangi fakihi izlemeliydik diye soranlara…

Büyük Gaybettte Mehdi a.s’dan gönderilmiş özel bir ELÇİ yoksa, hangi fakihi izlemeliydik diye soranlara…

Öncelikle şunu iyice anlamalıyız ki, Mehdi a.s varken veya onun bir Elçisi varken, bir fakihi taklid etmek batıldır… Şimdi gelelim, Elçi yoksa ne yapılması gerektiğine… (Çevirmenin notu)

Ahmed el Hasan a.s buyuruyor:
“İmam’a (as) biatın dallarından biri de, fakih olmanın halleri ile uyuşan fakihe biattır. Bu, İmam Askeri’ye (as) atfedilen tefsirde, şu sözün içinde özetlenmiştir. “Fakihlerden her kim, kendini korur, dinini muhafaza eder, hevasına karşı gelir ve mevlasının emrine itaat ederse, o halde halkın onu takip etmesi caizdir.” [Tefsiri İmam Hasan Askeri (as) s.300]

Bu özelliklere sahip olan fakihe; biatın unsurları; üç seviyeden oluşur:

Onlardan biri; halkın, onun ameli hususunda, ihtiyaç duyduğu şey konusunda, hüküm yetkisinin konumudur. Ve, onun uygulaması, alt konularadır. Ve hüküm yetkisinin bu konumu, fetva çıkarma hususunda güvenilen meselelere dayanır ve bu meselelerrden, doğru bir fetva çıkartılır.

İkincisi, fakihin konumu; onun davalarda ve diğer özel durumlarda, iyi-salih olarak gördüğü şeyin hükmüdür.

Üçüncüsü, para kaynaklarının ve halkın yönetiminin konumudur. Ve, bu, genel biatten çıkan, tartışılabilir bir konumdur.

Seyid Abdul Ala Sabzevari (Allah ruhuna rahmet etsin), Tehzibul Usul kitabı c.2 s.128’de şöyle diyor: “Şartları karşılayan fakihin yetkisi, onun hükmüne uymanın zorunluluğuyla sınırlı değildir. Bilakis, insanlar, ayrıca o sessiz kalsa bile, ona itaat etmelidir. Çünkü; Allah’ın (svt), onu, Kıyamet Günü, bir Hüccet olarak alması mümkündür ve eğer halk, fetvaları anlamak için, ona başvurmuyorsa, onun da, Allah’a (svt), cahiller hakkında şikayette bulunması mümkündür. Bu, rivayetlerde zikredilmiştir “Üç kişi, Kıyamet Günü, Rablerine şikayet edecektir: İhmal edilmiş bir alim ve…” Ayrıca o, ilahi bir yönetimle, insanların dünyasını ve onların siyasetlerini yönetme yetkisine sahiptir. Onun yetkisinin her meseleyi kapsadığı teyit edilmiştir.”

Bu yüzden, büyük gaybet dönemindeki Müslümanlar’a farz olan şey, İmam’ın (as) kendisi tarafından gönderilmiş olan, özel temsilcisini ya da şartları karşılayan, adil ve zahit fakihi destekleyerek, dini desteklemektir. Bu, her tarafı kapsayan yetkiye sahip olan İmam (as) için, özel bir temsilcinin olmadığı durum halindedir.”

Peki, büyük gaybette izlememiz gereken alim nasıl olmalıdır?

İmam Ahmed a.s buyurdu:” Dahası, bugün alimlerin görevi, tağutlarla yüzleşmektir. Çünkü, bu çağda tağutlar, İslam’ı tamamiyle yok etmeye ve İslam ülkelerini cahiliyye günlerine geri döndürmeye çalışırlar. Tıpkı l.a. Yezid’in, İmam Hüseyin a.s’ın zamanında yaptığı gibi… Hatta, o zaman, bundan daha da fazla, İslam ülkelerini, putlarla ve resimlerle doldurmuş ve Müslümanları onlara saygı duymaya ve onları kutsallaştırmaya zorlamışlardır. Çünkü bu putlar ve resimler, onların şeytani ve adi kişiliklerini temsil eder. Ve, bu çağda, onlarla yüzleşmek de, İslam’ın kalbini savunmak için cihad etmek demektir. Ve bu durum, Allah’a küfrün en açık şekillerini temsil etmektedir. Bu yüzden, alim kimse; bir hüküm çıkarıp, onu insanlara yaymakla bile olsa; toplumu dini olarak eğitme hususunda çalışmalı, ilmini göstermeli, bu tağutlarla savaşmalı ve onlara karşı savaşanları da desteklemelidir.”

Ahmed el Hasan a.s
İmam Mehdi a.s’In Vasisi ve Elçisi
Kaybolan ya da Allah’a Giden Yol Kitabı’ndan alıntı


Yorum bırakın